MİRAÇ KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN

27 Şubat 2022 - 15:50

Mİ‘RAC, Hz. Peygamber’in Mescid-i Harâm’dan Mescid-i Aksâ’ya, oradan da göğe yaptığı yolculuğu ifade eder.
Regaib kandilinden sonra Receb ayında bulunan bir diğer mübarek gece Miraç kandilidir. Miraç, ke­lime olarak “yukarı çıkmak, yüksel­mek” anlamına gelir. Peygambe­rimiz s.a.v.’in semalara yükselerek Cenab-ı Hakk’ın huzuruna kabul edildiği geceye “Miraç Gecesi” denilir.
Allah Rasulü s.a.v. hicretten bir buçuk yıl kadar önce Receb ayı­nın 27’nci gecesi Cebrail a.s. vası­tasıyla Mekke’den alınmış, oradan Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya götürülmüştü. Miracın bu kısmına “İsra” de­nilir. Mescid-i Aksa’dan da semaya, yüce âlemlere, ilahî huzura yüksel­miştir. Bu da “Miraç”tır.
Kur’an-ı Kerim’de bu hadisenin İsra kısmı mealen şöyle anlatılır: “Bir gece, kendisine ayetlerimiz­den bir kısmını gösterelim diye kulunu Mescid-i Haram’dan, çev­resini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa’ya götüren Allah noksan sı­fatlardan münezzehtir. O işitendir, görendir.” (İsra 1)
O yıl, Hz. Peygamber s.a.v. hem eşi Hz. Hatice r.anha’yı hem de O’nu koru­yup destekleyen amcası Ebu Talib’i kaybetmişti. Bunların yanı sıra peş peşe yaşanan türlü sıkıntılar o se­neyi “hüzün yılı”na dönüştürmüş­tü. İşte böyle bir zamanda, Efen­dimiz s.a.v.’i teselli eden, destekleyen, güven ve itminan veren Miraç, kı­yamete kadar bütün müslümanlar için de bir lütuf olmuştur. Bu lütuf, Efendimiz s.a.v.’in “Namaz mü­minin miracıdır.” (Münavî, Feyzü’l-Kadir 1/497) hadis-i şerifinde müjdelenmiştir.
Rasul-i Ekrem s.a.v. Miraç ile hiçbir beşerin ulaşamayacağı bir maka­ma yükseltildiğinde Yüce Rabbini şu ifadelerle övdü:
“Ettehiyyâtü lillâhi ve’s-selâvâtü ve’t-tayyibât: En güzel övgüler, selamlar, ibadet ve taatler Allah’a mahsustur. O’na layıktır.”
Bunun üzerine Hak Tealâ buyurdu ki:
“Es-selâmü aleyke eyyühe’n-ne­biyyü ve rahmetullâhi ve be­rekâtüh: Selam sana olsun ey Nebi! Allah’ın rahmeti ve bereketi de sana olsun.” 
Ardından Rasulullah s.a.v. de: “Es-selâmü aleynâ ve alâ ibâdilla­hi’s-salihîn: Selam bize ve Allah’ın sâlih kullarına olsun.” dedi.
Bu selamlaşmaya şahit olan Ceb­rail a.s. ve bütün melekler; “Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve rasû­lüh: Şahitlik ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur ve yine şahitlik ederim ki Muhammed O’nun kulu ve rasulüdür.” dediler. (Kurtubî, Tefsir; İbn Nüceym, el-Bahrü’r-Râik)
Üç Hediye
Efendimiz s.a.v. Miraç’tan döner­ken ümmeti için üç büyük hediye getirmiştir:
1) Günde beş vakit namaz.
2) Bakara suresinin son iki ayeti.
3) Ümmetinden Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmayanların, azap görse dahi eninde sonunda cennete gireceği müjdesi.
Namaz, kıyamete kadar gelecek her mümine verilmiş en büyük ikramdır. Bu gecede ikram edilmesinin özel bir manası vardır. O olmadan manevi yükseliş, yüce Allah’a yakın­lık olmaz.
Böyle mukaddes zamanlar mümin­ler için bir ganimettir. Miraç kandi­lini Allah Tealâ’nın mağfiretine ulaşmak için fırsat bilmeli, gecesini ibadetle, gündüzünü de oruçla ihya etmeye çalışmalıdır.